“DeFi Hakimiyeti” Üç Yılın En Düşük Seviyesine Ulaştı

Acryptoinvest.news: DeFi’nin dünya kripto para piyasası kapitalizasyonuna oranını ölçen DeFi hakimiyeti, üç yılın en düşük seviyesine geriledi.

Geçtiğimiz hafta genel piyasadaki satışların ardından gelen hafif toparlanma sonrası, DeFi endeksi pazartesi günü %3,82’den cuma günü %2,84’e düştü. Bu, DeFi hakimiyetinin Ocak 2021 başından bu yana, yani ünlü 2021 “DeFi yazı” öncesindeki önemli artıştan önceki en düşük seviyeyi işaret ediyor.

Bununla birlikte, DeFi hakimiyeti Eylül 2022’de yaklaşık %4,8 seviyesindeyken, bu oran yavaş yavaş düşmeye başladı ve nadiren küçük artışlar kaydedildi. 2024 yılının başına gelindiğinde ise bu oran %4,47’ye kadar geriledi.

2024 yılında, meme coinler gibi sektörler piyasayı geride bırakırken, BTC ve ETH için ETF’lerin tanıtımı bu varlıklara kurumsal ilgi çekti. Sonuç olarak, DeFi tokenlarının çoğu belirsiz bir durumda kaldı.

Bu durum, DeFi hakimiyetinin yıl başından bu yana %29 oranında azalmasına yol açtı ve piyasa katılımcıları bu DeFi tokenlarına büyük ilgi göstermedi.

Bu duruma istisna olarak, MKR gibi tokenlar, bu yıl temel katalizörler ve anlatılar nedeniyle öne çıkan bir büyüme dönemi yaşadı. Bununla birlikte, MKR ve diğer birçok DeFi tokenı, bu yıl BTC’ye kıyasla daha kötü performans gösterdi.

Yatırımcılar ve piyasa katılımcılarının DeFi tokenlarına ilgi göstermemesi birkaç faktöre bağlı olabilir:

  • Meme coinlere yönelik devam eden çılgınlık, piyasadaki katılımcıların, hızlı ve önemli kazançlar potansiyeline sahip olduğuna inandıkları meme coinlere yönelmesine ve daha yerleşik DeFi projelerinden dikkat ve sermaye çekmesine yol açtı, bu durum daha yüksek riskle birlikte gelse bile.
  • Birçok DeFi tokenının yüksek tam seyreltilmiş değeri (FDV) bulunuyor, bu da gelecekteki token enflasyonu konusunda endişe duyan yatırımcıları caydırabilir.
  • Ayrıca, birçok DeFi projesinde özel yatırımcıların kilitlerinin açılması, perakende yatırımcılar için avcı bir strateji olarak algılanabilir ve bu açılmalar genellikle satış baskısına yol açar, bu da haksız bir avantaj olarak görülebilir.